Arjantin’de Askeri Darbe ve Ülkenin Askeri Yönetim Altına Girişi
20. yüzyılın ikinci yarısı, Latin Amerika ülkelerinde sıkça yaşanan askeri darbeler ve otoriter yönetimlerle şekillendi. Arjantin de bu süreçten nasibini aldı ve 24 Mart 1976’da General Jorge Rafael Videla önderliğinde gerçekleşen askeri darbe, ülkeyi baskıcı bir askeri yönetimin altına soktu. Bu darbe, Arjantin tarihinde kanlı bir dönemin başlangıcı olurken, binlerce insanın hayatını kaybetmesine veya zorla kaybedilmesine yol açtı.
Darbeye Giden Süreç: Siyasi ve Ekonomik Kriz
1970’lerin başlarında Arjantin, ciddi bir ekonomik kriz, siyasi istikrarsızlık ve toplumsal çatışmalarla boğuşuyordu. 1973’te Juan Domingo Perón’un yeniden iktidara gelmesi, Peronist hareketin güçlenmesini sağladı, ancak Perón’un 1974’te ölümü sonrası eşi Isabel Perón, başkanlığı devraldı. Isabel Perón’un yönetimi, ekonomik çöküş, artan işsizlik ve solcu gruplarla paramiliter sağcı örgütler arasındaki çatışmalar nedeniyle büyük bir kaosa sürüklendi.
Bu dönemde, silahlı sol grupların saldırıları ve sağcı ölüm mangalarının cinayetleri, ülkedeki şiddet ortamını tırmandırdı. Triple A (Arjantin Antikomünist İttifakı) gibi sağcı paramiliter örgütler, sol görüşlü aktivistlere, sendikacılara ve muhalif gazetecilere karşı suikastlar düzenliyordu. Hükümetin kontrolü kaybetmesi ve artan kaos ortamı, ordunun müdahalesine zemin hazırladı.
24 Mart 1976 Darbesi ve Askeri Rejim
24 Mart 1976’da Arjantin Silahlı Kuvvetleri, Isabel Perón’u görevden alarak iktidarı ele geçirdi. Darbenin liderleri General Jorge Rafael Videla, Amiral Emilio Massera ve General Orlando Agosti, Ulusal Yeniden Yapılanma Süreci (Proceso de Reorganización Nacional) adı altında yeni bir askeri yönetim oluşturdu. Parlamento feshedildi, siyasi partiler yasaklandı ve basına ağır sansür uygulandı.
Videla ve askeri cunta, darbenin gerekçesi olarak “ülkeyi komünist tehdide karşı koruma” söylemini kullandı. Ancak gerçekte, cunta yönetimi, demokratik muhalefeti tamamen bastırmayı hedefliyordu.

Kirli Savaş ve İnsan Hakları İhlalleri
Darbe sonrası Arjantin’de, “Kirli Savaş (Guerra Sucia)” olarak bilinen baskıcı dönem başladı. Askeri yönetim, “terörle mücadele” adı altında binlerce sol görüşlü aktivisti, öğrenci liderlerini, sendikacıları, gazetecileri ve muhalif siyasetçileri hedef aldı. 30.000’e yakın insan zorla kaybedildi, kaçırıldı veya öldürüldü.
Bu süreçte:
- Gizli işkence merkezleri kuruldu, muhalifler burada sorgulandı ve ortadan kayboldu.
- Hamile kadınlar kaçırıldı, doğum yaptıktan sonra bebekleri rejim yanlısı ailelere verildi.
- Ekonomik reformlar adı altında işçi hakları baskılandı ve büyük şirketler askeri yönetimle iş birliği yaptı.
Askeri Rejimin Sonu ve Demokrasiye Dönüş
Askeri rejim, 1982’de Falkland Adaları Savaşı’nda İngiltere’ye karşı ağır bir yenilgi aldı. Bu yenilgi, cuntanın halk desteğini tamamen kaybetmesine neden oldu. Sonunda, 1983 yılında demokratik seçimler yapıldı ve Raúl Alfonsín, Arjantin’in yeni sivil başkanı olarak seçildi.
Videla ve diğer darbe liderleri, 1985 yılında insanlığa karşı suçlar nedeniyle yargılandı ve mahkum edildi. Ancak Arjantin, darbenin yarattığı travmalarla yıllarca mücadele etmek zorunda kaldı. Bugün bile, darbe döneminin kayıpları ve insan hakları ihlalleri Arjantin toplumunda derin izler bırakmış durumda.
Arjantin’de 1976 darbesi, demokrasinin önemini hatırlatan acı bir dönem olarak tarihteki yerini aldı.


